Ben
hâlâ çocukluğumun içindeyim.
Asaf
Hâlet Çelebi
Modern Türk şiirinin
özgün simâlarından Asaf Hâlet Çelebi, 1907 yılında İstanbul’da doğar. Şairin
çocukluğu Cihangir’de geçer. Babası Mehmet Said Hâlet Bey; Arapça, Farsça ve
Fransızca bilen kültürlü bir adam olup Mevlevî ve Kadirî çevreleriyle yakından
ilişkilidir. Bundan dolayı Asaf Hâlet de daha çocuk yaştayken bu çevreleri
tanımıştır.[1]
Asaf Hâlet,
çocukluğunda masal dinlemeyi çok sever. Masalların yanı sıra tekerlemeleri de
çok seven Çelebi, bunları Türk çocuklarının mükemmel ve dahice buluşları olarak
görür. Çocukluğunda kendisine masal anlatan kadınları büyük bir övgüyle anar.
Onlar, okuma yazma bilmemelerine rağmen ona insanlığının hakikî şuurunu,
okuduğu kitaplardan daha çok kazandırmıştır. Örneğin, “Burunsuz Ziyneti” isimli
Bektaşî bir kadın, çocukları etrafına toplar ve bol bol masal anlatırmış. Hayal
gücü geniş bu ihtiyar kadın, masallardaki korkunç kahramanları bile gülünç hale
getirirmiş. Şair, hayatın en zor yollarına karşı alay ve küçümsemeyi onun
masallarından öğrendiğini yazar.[2]
Asaf Hâlet’in çocukluk
dünyasında masalların yerini Beşir Ayvazoğlu şu cümlelerle veciz bir şekilde
özetler:
“Bu kadınlardan masal dinlerken kahramanlarla özdeşleşen
çocuk, Kaf Dağı’na gidip ejderhalarla dövüşen delikanlı kendisiymiş gibi
heyecanlanırmış. Huysuz ve hilekar Çengi Dilâra, talihsiz Turunç Güzeli,
esrarlı Benli Bahri, korkunç İğci Baba, akıllı küçük kız, Bahtiyar adlı
bedbaht, dağdan dağa gezerken elbiseleri çalılarda yırtılıp kan revan içinde
kalan sultan hanım ve bunlara benzer nice masal kahramanlarıyla birlikte
yaşanan gerçeküstü bir çocukluk… bahçelerde narlar ağlar, ayvalar gülermiş;
birileri tütün çubuk içerek lâle sümbül biçerek geçermiş; ağlayan gözlerden
inciler dökülür, gülen yanaklarda güller açarmış. Çocuk gitgide baktığı her şey
ve her yerde dinlediği masalları görür olmuş.”[3]
Asaf Hâlet’in
şiirlerinde hem çocukluğuna hem de çocukluğunda dinlediği yerli ve yabancı
masallara atıflar vardır. Bu atıfların en yoğun olduğu şiirlerden biri
Fransa’nın işgal yıllarına denk gelen, Fransa İçin Şiir’idir. Bu şiirde
“çocukluk arkadaşım”dediği Petit-Poucet (Parmak Çocuk), Tın Tın Eder
Kabâcık ve Çizmeli Kedi masallarına göndermeler vardır:
“çocukluk arkadaşım
“petit-poucet”
yamyam devin
kilerindedir
küçük kızkardeşi
ormanda ağlıyor
“tın tın eder kabâcık”
beni bırakıp giden
babâcık
ormanlardan
güneşli tarlalara
koşan “çizmeli kedi”
ne olur
kurtar benim marquis
de carabasse'imi
yanan paris'in
çocuklarını
öperek ağlamak
istiyorum
belki masallarımla
uyurlar.” (1940)[4]
Yine, Beşir
Ayvazoğlu’nun kaydettiği bilgilere göre Asaf Hâlet, on yedi yaşında Şeyh
Galib’in Hüsnü Aşk’ını okumuş ve ardından Mevlâna ile ilgili
araştırmalara başlamıştır.[5]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder